Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ülkü Kayıran Çoban
Ülkü Kayıran Çoban

Nuh Tufanı: İnsanlık Tarihinde Bir Dönüm Noktası

Nuh Tufanı, sadece semavi dinlerin kutsal metinlerinde değil, Sümer mitolojisindeki Gılgamış Destanı gibi farklı kültürlerin anlatılarında da yer alan ve insanlık tarihinin en etkileyici öykülerinden biri olarak kabul edilir.
Rivayete göre, Hz. Nuh’un peygamber olarak gönderildiği dönemde insanlar ahlaki değerlerden uzaklaşmış, kötülük ve isyan toplumu sarmıştı.
Bu karanlık çağda Hz. Nuh, insanları doğru yola davet etti. Ancak toplumda inançsızlık ve inkâr hakimdi. İnsanların alaycı ve küçümseyici tavırlarına rağmen Hz. Nuh, sabır ve kararlılıkla görevini yerine getirdi.
Sonunda Allah, ona büyük bir gemi inşa etmesini emretti. Hz. Nuh, bu zorlu görevi büyük bir azimle tamamladı. Gemi hazır olduğunda, Allah’ın emriyle ailesini, kendisine inanan bir avuç insanı ve yeryüzündeki her canlı türünden birer çifti gemiye aldı.
Oğullarından birisi “Tufan olursa, ben bir dağa sığınırım” diyerek gemiye binmedi.
Beklenen gün geldiğinde, gökyüzü adeta yarıldı ve kırk gün kırk gece durmaksızın yağmur yağdı. Yükselen sular vadileri ve dağları yutarak tüm yeryüzünü kapladı. Gemiye binemeyenler tufanda yok olurken, yalnızca Hz. Nuh’un gemisinde bulunan inançlı topluluk hayatta kaldı.
Gemi, aylarca suların üzerinde kaldı. Bu süreçte yanlarına aldıkları yiyecekler tükenmeye başladı. Kalan malzemeleri bir araya getirerek büyük bir kazan çorbası pişirdiler. Bugün “aşure” olarak bilinen bu tatlı, o dönemin zorluklarını ve dayanışmasını simgeler. Aşure, yüzyıllardır nesilden nesile aktarılan bir gelenek olarak yaşamaya devam etmektedir.
Tufan sona erdiğinde, gemi Cudi Dağı’na oturdu. Suların çekilip çekilmediğini anlamak için Hz. Nuh bir güvercin gönderdi. İlk seferinde konacak bir yer bulamayan güvercin geri döndü. Ancak yedi gün sonra tekrar salındığında, ağzında bir zeytin dalıyla geri geldi. Bu, suların çekildiğini ve yeryüzünde yeni bir hayatın başlayacağını müjdeleyen bir işaretti.
Gemiden inen Hz. Nuh ve yanındakiler, yeryüzünde yeni bir hayat kurmaya başladılar. Bu olay, insanlık tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak kabul edildi. İnsanlığın ikinci atası olarak kabul edilen Hz. Nuh, tufandan sonra yeryüzünü oğulları arasında paylaştırmıştır. Rivayete göre, Türklerin atası olan Yafes’e Doğu ülkelerini ve Rum diyarını vermiştir.
Bugün bile bilim insanları ve araştırmacılar, Nuh’un Gemisi’nin izlerini bulmaya ve bu büyük tufanın ardındaki gerçekliği anlamaya çalışmaktadır.
Bilim bu gerçekliği anlamaya çalışırken, kainatın çekirdeği insanda ki tufan ise şudur: Tufan, hayatımızda büyük bir yıkımı, kaybı ve travmayı temsil eder. Ancak bu zorlu süreçte bizi ayakta tutan, sabırla inşa edilmiş bir “gemimiz” de vardır. Bu gemi, hayatımızın yeniden doğuşunun ve umudun güçlü bir simgesidir.
Hz. Nuh ve yanındakilerin inançla yola çıkarak yeni bir hayat kurabilmeleri, ancak korunaklı bir gemiye sığınmalarıyla mümkün olmuştur. Tıpkı Nuh’un gemisi gibi, hayatın zorlukları karşısında duygusal dayanıklılığımızın sağlamlığı ve inancimiz bize yeniden bir hayat kuracak gücü verir .Her “tufan”ın ardından yeni bir başlangıç vardır. Hayatın fırtınalarına rağmen, sonunda daima bir umut ışığı ve bizi bekleyen yeni bir gelecek vardır.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER